Mürşidin görevi yola çıkarmaktır. Yolda
eşlik etmek değil. Birileri yanımda yürüyor mu diye sürekli etrafına bakıp
durma inançsızlığı ataletin tam nedeni olabilir.
“İhtiyacın olan şeyi
sen neden yapmıyorsun?” diyerek hem beni utandırmış hem de bir sürü bereketli
işle sonuçlanacak online sohbetlere yönlendirmişti bir büyüğüm. O zamandan beri
duraksadıkça, daha fazla destek arayışıyla tembelliğe ve devamında depresyona
doğru yöneldikçe kendime hatırlatıp dirildiğim bir gerçek bu: ben neden
yapmıyorum?
En çok ihtiyaç
duyduğum şey neyse o ihtiyacı en iyi karşılayacak potansiyel de bendedir. Arzu,
yaratıcılığımızı harekete geçirmek için bize verilmiş bir nimettir. Sonuca ulaşmasından
bağımsız olarak sadece arzulamak ve arzuladığımız şey için çaba gösterebilmek
bir nimettir. Sonucun en hayırlı şekilde yaratılacağı konusunda güvendiğim bir
Allah varsa gayretten yana tereddüt içinde kalmak neden?
Sanırım tembellik en
çok, bu gayreti kendi içimizde bulmamız gereken zamanda durup, bizimle birlikte
gayret gösterecek hatta mümkünse üzerimizden yükün yüklü bir kısmını alacak
kurtarıcılar, mürşidler, yol arkadaşları bekliyor olmamızdan besleniyor.
Fakat bu mantığın
sonu herkesin birini beklediği bir dünyadan başka ne getirebilir? Neden
beklediğimiz yoldaş, işaret, ayet olarak bize verilen Rahmani isteklerimizi
kabul etmeyi denemiyoruz?
*Rahmani istekten kastım Kuran ve Sünnete aykırı düşmeyen kalbi yönelimler.